21 Aralık 2008 Pazar

Issız Adam Üzerine Çiziktirmeler

Blogumuza verdiğin ilk yazı bu mu demeyin.Gayet güncel bir blog konusu,bu film hakkında ahkam kesmeyen kalmadı,biz de eksik kalmayalım!Kaldı ki son 3-4 haftadır içinde bulunduğum birçok farklı ortamda o kadar sohbet konusu oldu ki,içimden bunu yazmak geldi,bunu yazdım.

Yavuz Turgul ve Çağan Irmak benim için yerli sinemanın en önemli iki ismi.Burada benim için vurgusu önemli,zira mesela Nuri Bilge Ceylan’ı denk gelmedi,hiç izlemedim.Şimdi burada bunu böyle beyan edince ilk fırsatta bir dvdsini bulup,izleyip tekrar yazmak lazım düşüncesi de beraberinde geliyor.



Çağan Irmak ‘ın izlediğim film ve dizilerinde beni hep insanların “sahiciliği”,hikayelerin gerçekçiliği çarpıyor.Issız Adam’da da aynı şey oldu.Özellikle de Ada’nın ve Müzeyyen hanımın sahicilikleri….Bu Alper’e haksızlık etmek olmasın,fimde zaten sahici olmayan yok; Şenol’un da hakkını yemiş oluruz o zaman. Ama Ada ve Müzeyyen abla “sapsahici”!! Çekimlerin ve mekanların “özel”liği, müziğin kullanımı yine Çağan Irmak güzelliğinde. Filmi ikinci kez izlediğimde-evet evet,keyifle ikinci kez de izledim,aldığım keyfi eşimle de paylaşmak istediğim için - çekimlerin daha da tadına vardım.Alper’in Ada’nın yanından kalkıp gece gittiği ama kadının daire kapısından içeri girmediği binadan uzaklaşışı,Beyoğlu sahneleri,mekanları…



Filmin finali ise tüm bunların doruk noktası.Yine ağlatmış Çağan Irmak diyeceksiniz ama bu adamda değişik bir şey var.Duygu sömürüsü değil,acıklı hikaye/dram değil,hikayelerinin ve oyuncularının sahiciliğinden iniyor gözünüzün yaşı.Zira filmlerinde ve dizilerinde gülmekle ağlamak yanyana.Babam ve Oğlum’u izlerken inanamamıştım,tamamen kontrolumun dışında içimden bir şey kopup gözlerimden yaşlar kendi kendine fışkırırken aynı anda gülmeye başlayabildiğime!



Ama Çağan Irmak adını ilk defa duyduğum dizi Çemberimde Gül Oya idi ve de Cuma akşamları oynadığından 3-4 haftada bir seyredebildiğime de çok seviniyordum; o kadar içim eziliyordu geçmişi bu kadar canlı tekrar anımsayınca.
Farkettim ki; Issız Adam üzerine çiziktirmeler olmaktan çıkmış, Çağan Irmak üzerine çiziktirmeler olmuş benim yazı,blog yazmanın güzelliği de burada galiba,bir kere yazmaya başladıktan sonra alıp başını gidebiliyorsun “edebi” kaygılar falan duymadan!

Deniz Veral

İstanbul: Hatıralar ve Şehir

Orhan Pamuk'un "Istanbul: Hatiralar ve Sehir" son zamanlarda okudugum en hos kitaplardan biri.



Enteresan olan, yazar Bogazici Universitesi'nin Robert College oldugu yillarda Guney Kampus'teki binalarda okumus. Kitapta Bogaz'dan, Nisantasi, Cihangir gibi oturdugu semtlerden, Istanbul'un yakin tarihinden ve 20'li yaslarina kadar hayatindan bahsediyor. Bu kadar buyuk yazar olan bir kisinin bile, o yaslarda herkes gibi kisiligini gelistirirken farkli yollara sapmasi sasirtici ve sonunda sectigi yol ise umut verici:) Tavsiye ediyorum.

Fulya

8 Aralık 2008 Pazartesi

Şehirden Etkinlik Haberleri, Le Cool

Burç'un yazısı eminim birçok insanda Kilyos'ta olma duygusu uyandırmıştır :)
Ama olur da Kilyos'ta veya İstanbul'un herhangi bir yerinde canınız sıkılırsa faydalanabileceğiniz bir eklinlik habercisini sizinle paylaşmak istiyorum...

Bu habercinin adı Le Cool



Şehirde gerçekleşecek etkinlikler haftalık olarak e-mail adresinize
e-bülten olarak geliyor... Oldukça şık bir tasarımı olan bülten ile İstanbul'un nabzını tutabilmek mümkün.



Sadece ücretli etkinlikler değil ücretsiz olarak katılınabilecek faaliyetlerin haberlerini de bu bültende bulabilirsiniz. Olur da "Ben yurtdışına çok sık giderim, sabah kahvaltımı Barcelona'da yaparım, beş çayımı Londra dışında içmem." diyorsanız bu şehirlerin de bültenlerini de takip edebilirsiniz...

Sizin önereceğiniz böyle bültenler var mı? Paylaşırsanız çok sevinirim...

Sevgiler. İyi tatiller.

Ozan 03'

3 Aralık 2008 Çarşamba

Benim İçin Kilyos

Sarıtepe kampüsünde kalan bu öğrencisi olarak her ne kadar sabah çok erken kalkıp kuzey kampüse gitmek zorunda olsamda kilyos kampüsünün bende çok ayrı bir tadı var. Hani insan sürekli isyan ederde yinede onsuz olamaz ya onun gibi bişey. Mesela şehrin o yoğunluğu, trafiği ve trafiğin gürültüsünden sonra kilyosa gelip başımı dinleyebileceğim sorunlardan uzak bir yer. Bu benim için çok önemli. Bazen çok erken uyanmak zorunda olduğum için isyan etsemde her sabah güneşin doğuşunu izlemek ve güne öyle başlamak insana huzur veriyor. Yada arkadaşkarımla sahilde oturup birlikte şarkı söylemek, istediğim zaman arkadaşlarımla maç yapmak, hava güzel olduğunda denize girebilmek ve voleybol oynayabilmek...



İstanbulda belkide denize girilebilen ve sahili bukadar güzel olan başka bir yer yok sanırım yada böyle bir ortamı olan yok. he bu arada eğer şiir yazmasını seven arkadaşlar varsa kilyosta kaldığı süreyi çok iyi değerlendirmeli. Akşam hafif soğuk rüzgar vurur yüzüne, sahilde oturup denizi ve gemilerin yanına uzanmış yakamozu izlersin ve ilham hemen yanındadır.

Burç

1 Aralık 2008 Pazartesi

Değişim ve BUma Olmak

Gelişim, değişim, kişisel farkındalıkla başlar. Bu aralar pek çok kişi peşine düştü bu “farkındalık” durumunun. Biraz okuyup, sohbet toplantılarına katılıp, üzerinde düşündükçe, ciddi bir şeyi fark ediyor insan: fark etmeden yaşadığını. Mesela; ofistesiniz, işinizi seviyorsunuz, yoğun çalışmak da sizi rahatsız etmiyor aslında. Ama bir gün yukarıda bahsettiğim kitap ya da filmlerden biriyle tanışıyorsunuz. Ya da telefonda arkadaşınız diyor ki, “Bugün öğlen deniz kenarına gidip Boğaz’ın havasını içime çektim” Bu haberle sanki sizin ciğeriniz bir kıskançlık krizine kapılıyor, “ben de” diyor, “istiyorum bu taze havadan” Ve o an fark ediyorsunuz ki; değil öğlen çıkıp Arnavutköy sahiline gitmek siz tüm gün başınızı bilgisayardan kaldırıp duvardaki tabloya bile bakmamışsınız. Bu farkındalık hayatınızın o döneminde diğer ihtiyaç ve beklentilerinizle bir araya gelip, beyninizde hassas bir noktaya dokunursa o konuda bir aksiyona geçiyor ve yaşamınızda bazı şeyleri değiştirme yoluna gidiyorsunuz. Yeterince hassas bir noktaya dokunmadıysa ya da diğer etmenlerle birleşmediyse bir dahaki sefere belki daha sert bir taş, tuğla veya çekiç gerekebiliyor.

Hepimiz birer BUma olarak – öncelikle kendimizde var olan- değişim ve gelişim dinamiklerini bilerek öğrencilerimizde de benzer farkındalıklar oluşmasına yardımcı olabiliriz. Hepimizin kendi adımıza cevabını bulmamız gereken sorular var:
· Beni ne güdülüyor
· Hayatta anlamı ve gerçek kimliğimi nerede buluyorum ( işte, evdeki rollerimde, hobilerimde, sivil toplum çalışmalarımda vs..)
· Kişisel hedeflerim için önümde hangi engeller var: içsel olarak ya da çevresel. Genelde çevresel engelleri daha fazla önemser gerçekleşmeyen şeyler için onları suçlarız. İşe kendi içimizden başlamak daha doğru olur (bakınız yazının kapanışındaki soru)

Goethe demiş ki:
En önemli şeyler, asla en önemsizlerin insafına bırakılmamalı.
Yani bir önceliklendirme yapmamız gerek. En önemliden başlarsak aşağı ( ya da yukarı mı demeliyim) doğru her adımda ivme kazanarak ilerleriz. Hazır yeni sene kapıya gelmişken yapılacaklar listenizi yeniden oluşturmakta fayda var.
Benim kişisel gelişim gurum Stephen Covey* şunu soruyor:
“Yapabileceğiniz ( şu anda yapmadığınız) ve düzenli olarak yaparsanız kişisel yaşantınızda son derece olumlu bir fark yaratabilecek tek şey nedir?”
Sanırım artık söz burada bitiyor..

Oya Ertay ‘89
BUmanzara ve Boğaziçi’nin uslanmaz gönüllüsü...Buma’larin eğitimcisi, amatör yazar, ve kızlarının annesi

*Covey, Varlık Yayınları, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı, 29. Basım , 2006 İstanbul

27 Kasım 2008 Perşembe

BUmanzara'nın Artık Bir Bloğu Var!


BUmanzara Nedir?

Boğaziçili olmaktan duyulan memnuniyetin, Boğaziçi aidiyetinin ve sevgisinin paylaşılması ve yaşatılması amacında birleşen bir "Boğaziçi Mezunları Oluşumuyuz".

Mezun Abi ve Ablalar Olarak Ne Hedefliyoruz?

Yurtta kalan hazırlık sınıfı öğrencilerinin, üniversitedeki sosyal hayatlarına ve İstanbul’a uyum sağlamalarına destek olmayı amaçlıyoruz.Biz BUmanzara üyesi Boğaziçili kardeşleri olan Boğaziçi Üniversitesi Mezun Abi - Ablalara "BUma" diyoruz. BUma'lar olarak bu geçiş döneminde öğrencilerin kendilerini yalnız hissetmeden, bilinçli, sorumlu, hedef sahibi Boğaziçi Üniversiteli gençler olarak hayata atılmalarına katkıda bulunabilirsek mutlu olacağız.

Öğrencilerimizle birlikte ihtiyaçlarını ve beklentilerini beraber ortaya koyarak, sorunlarına birlikte çözüm üretmek, Boğaziçi yıllarındaki sevinçlerini, heyecanlarını ve üzüntülerini paylaşmak istiyoruz.

Vizyon


Çağdaş, özgür ve yaratıcı düşünen, kendine güvenen, toplum bilinci yüksek "Boğaziçi Üniversiteliler" yetişmesine katkıda bulunmak.

Misyon

Aynı okulun mezunları olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine; Atatürk ilkeleri doğrultusunda rehberlik etmek, çağdaş yaşama hazırlanmalarına destek olmak, okuyan, sorgulayan, araştıran birer dünya vatandaşı olmaları yolunda yol göstermek.

BUlog nedir ve neyi amaçlamaktadır?

Yaklaşık beş yüz “BUma” ve bir o kadar da Boğaziçi Üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencisinin bir araya geldiği paylaşım zemininin adıdır. BUlog ile BUmanzara üyesi BUma ve öğrencilerin iletişim kurması amaçlanmaktadır…

BUlog'un içeriğini neler oluşturabilir?

BUmanzara’nın düzenlediği etkinlikler ile ilgili haberler ve yorumlar, yoldan geçerken fotoğrafını çektiğimiz küçük kedinin resmi (Manzara’nın kedileri obez oluyor o ayrı :) ) Boğaziçi’nde yıllar önce yaşadığımız bir anı (bu BUma’lar için geçerli olsa gerek:) ), Kilyos’taki günlerimiz (bu da herhalde öğrenciler için geçerli :) ) lise yıllarındaki anılarımız, İstanbul günlerimiz, hissettiklerimiz, paylaşmak istediklerimiz (unutmayın çok kişiyiz :)), izlediğimiz bir filme ilgili düşüncelerimiz vs. BUlog'un içeriğini oluşturabilir… Tabi BUlog'ta, yayınlanan bir yazıya yapacağımız bir yorum veya katkı da yer alacaktır...

Bumanzara.blogspot.com’da nasıl yazı yazabilirim?

Öncelikle BUmanzara grubunun bir üyesi olmanız gerekmektedir… Evet üyesiyim diyorsanız,
hazırladığınız gönderinizi varsa resimleri ile birlikte bumanzara@yahoo.com adresine adınız ve soyadınız da belirterek iletebilirsiniz… (Adınız ve soyadınızın istenmesindeki neden, bu grubun üyesi olup olmadığını kontrol etmektir. Dilerseniz sadece isminiz alta koyarak yazınızı yayına alabiliriz. Bu konuyu lütfen iletinizde belirtiniz. ) Bu gönderiminizden kısa bir sure sonra, en fazla bir hafta içinde, yazınız yayına alınacaktır…

Yazımız ulaşmasına ve aradan bir hafta geçmesine rağmen yayına alınmıyorsa neden olabilir?

BUlog'ta BUma’mızla/öğrencimizle ilgili özel yorumları yazamayız. BUlog'ta hiç kimseyi aşağılayıcı, küçük düşürücü bir hakarette bulunamayız. BUlog'ta çok özel sorunlarımıza ve yaşadıklarımıza yer veremeyiz. BUlog'ta hiçbir dini ve politik görüşü övücü veya yerici bir anlayışta yazı kaleme alamayız.

BUlog gerçekten de bundan çok kısa bir süre sonra renkli ve canlı bir içeriğe sahip olacaktır…

Haydi BUmanzara Üyeleri Eller Klavyeye!

BUmanzara İletişim Komitesi