17 Mayıs 2009 Pazar

What makes human beings happy?

How happy is your city? (Social Research Findings)

What makes us happy? (Psychological Research Findings)

Gönderen

Oya Ertay

İdil Türkmenoğlu Kilyos Kampüsü'ndeydi...

İdil Türkmenoğlu 7 Mayıs Perşembe günü Kilyos Kampüsü’nde öğrencilerle “İyimserlik ve Başarı” üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.



Kendisi de Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan İdil Türkmenoğlu kendi okul hayatından, şu ana kadarki profesyonel deneyimlerinden, yapılmış bilimsel araştırmalardan verdiği örneklerle öğrencilere iyimserliğin başarı ve mutluluk için önemini vurguladı. Öğrencilerin de katkıları ile zengileşen söyleşi toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Kilyos Kantin'i Baştan Yaratıyoruz!

Kilyos Kantini'nin duvarlari artik sanat eserine donusuyor.

BUmanzara'nin 16 Mayis Cumartesi gunu duzenleyecegi etkinlikte, ogrenciler ve BUmalar Kilyos Kantini'nin duvarlarini yaraticiliklarini kullanarak renklendirecekler.



Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi, The Piazza Art Galeri’si Görsel Sanat Yönetmeni Gazi Selçuk ve ekibinin destek verecegi bu keyifli aktivitede Kilyos ogrencileri ve BUmalarimiz unutulmaz bir gun yasayacaklar.

Bu isi bilen bilmeyen, kendine guvenen guvenmeyen herkesi bekliyoruz (eski jean ve t-shirt giymeyi unutmayin:)).

Haydi hep birlikte Kilyos Kantini'ni bastan yaratalim!

Tarih: 16 Mayıs 2009 Cumartesi
Zaman: 11:00 - 15:00
Yer: Kilyos Kantin

3 Mayıs 2009 Pazar

Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi

Düşünüyorum da,
sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.
Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
Cesaretsizliğimizin anlaşılması,
Korkularımızın paylaşılması
Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında
Kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.
Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.
Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden.
İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler.
Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bu çatlamamış sert kabuk?
Kimse incitemiyor mu, duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize.?
Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor gerçek kimliğimizi,
Duyularımızı bastırıyor, elele tutuşmamızı engelliyor mu?
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak.
Ne çıkar ateş böceği sansalar beni.?

Belki en hoyrat yürek bile, ateş böceğinin o uçucu, masum, sevimli
çocuksuluğunu el kaldırmaya kıyamaz?
Güçlü kapıların arkasına kilitlesem kendimi, korkaklığımı, sevgi isteğimi
En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem, bu sert kabuğun ağırlığından
kurtulup, bir kuş gibi uçacağım özgürce.
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
O da çözülecek belki samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze
gelince.
Oysa bir görebilsek bunu, kalmadı böyle insanlar demesek.
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.
Kırılmaktan korkmasak
İncinsek yaralansak.
Ne olur bir darbe daha alsak.
Yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu
Denesek
Risk alsak
Yanılsak
Farketmez
Tekrar tekrar bıkmadan denesek ve kucaklaşsak yeniden, tıpkı eskisi gibi.
Ne olduğunu anlayamadığımız o onbeş yıldan öncesi gibi.
O zaman farkedeceğiz.
Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.
Neler biriktirdiğimizi,
Kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi
Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
Sevgiye çok ihtiyacımız var.
Ufukta kar bir kış görünüyor.
Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri.
Kırın o sert ağır kabuklarınızı.
Kurtulun bu yükten.
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
Hem hepimiz bir yıldızız.
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.

TAGORE

Gönderen
Oya Ertay